07 Mayıs Salı 2024
3 yıl önce

CHP'li Aykut Erdoğdu Montrö bildirisini imzalayan amirallere teşekkür etti. AK Partilileri de TRT'de canlı yayında yargılayacaklarını söyledi

TRT'DEN CANLI VERECEĞİZ... "Ben o mahkemede bunların yargılandığını göreceğim. Bütün bu yargılamaların da TRT ekranlarından canlı yayında vereceğiz. Uluslararası dillerde de vereceğiz ki herkes bilsin vatana ihanet etmesin. Vatana ihanet edenlerin ne hale düştüğünü herkes görsün. AMİRALLERE: ALLAH RAZI OLSUN Askerlere şunu söylüyorum (Amirallere); Allah sizden razı olsun bir ömür verdiniz bizim güvenliğimiz için. Aykut kardeşiniz de CHP de sizleri bunlara yedirecek değil. Memleketi hep beraber düşünelim. Efkarınız varsa da bölüşürüz."

3 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik CHP’nin ‘darbe’ sicilini açtı

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan sözlerine çok sert paylaşımlarla yanıt verdi. Çelik, 104 amiralin darbe imalı bildirisi ile ilgili tartışmalar sonrası CHP'nin 'darbe' sicilini açtı, Yassıada yargılamalarını hatırlattı. "SİYASİ AKIL BİTİNCE..." Çelik, Öztrak'ın Cumhurbaşkan Erdoğan'a hakarete varan ifadelerine şu ifadelerle yanıt verdi: "Dikkatli bir üslupla, siyasi akılla konuşuyoruz. Her türlü saygısızlıklarına makul bir dille cevap vermeye çalışıyoruz. Ama akıl ve izan bunları tamamen terk etti. Siyasi akıl bitince küfür etmeye başlıyorlar. https://twitter.com/omerrcelik/status/1379789753239883776?s=21 "MİLLİ İRADENİN NAMUSUNA SİLAH DOĞRULTANLARA..." En büyük namussuzluk, siyasetin namusunu tehdit eden her türlü darbe girişimine ve muhtıraya destek vermektir. Tarih boyunca ve bugün her türlü milli irade düşmanlığına hizmet etmektir. En büyük arsızlık, 1960'tan bu yana milli iradenin namusuna silah doğrultanlara yardım ve yataklık yapan bir siyasi tarihten utanmamaktır. "EN BÜYÜK NAMUSSUZLUK YASSIADAYI CANLANDIRMA TEŞEBBÜSÜ" En büyük namussuzluk geçmişteki Yassıada'yı aynen bugünde canlandırma teşebbüsüdür. En büyük namussuzluk kendi partileri adına "iktidarı canlı yayında yargılayacağız" diye vahşet çağrısı yapılırken üç maymunu oynamaktır... En büyük arsızlık, "iktidarı seçimle ya da seçimsiz" göndermekten bahseden mensuplarının demokrasi düşmanı çağrılarına susarak destek vermektir. En büyük saygısızlık milletin seçtiği Cumhurbaşkanını muhalefet diliyle değil düşmanca ve Yassıada diliyle hedef almaktır. En büyük akılsızlık, aynaya bakarak konuşurken, başkasına konuştuğunu zannetmektir. 15 Temmuz gecesi kim direndi, kim kaçtı herkes gördü. Direnen ve mücadele eden lider bizim liderimizdi. Kaçanın adresi ise sizin genel merkezinizde."

3 yıl önce

CHP Çanakkale İl Genel Meclisi Başkanı Nejat Önder AK Parti’ye geçti

CHP’nin çeşitli kademelerinde sırasıyla Merkez İlçe Başkanlığı ve İl Başkanlığı olmak üzere yaklaşık 40 yıl görev yapan, son olarak bağımsız aday olarak girdiği seçimde İl Genel Meclisi Başkanlığı görevine seçilen Çanakkale siyasetinin tecrübeli ismi Nejat Önder, bugün itibariyle AK Parti saflarına katıldı. Önder’e rozetini, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan taktı. Meclis Grup Toplantısında düzenlenen törende Önder’e AK Parti rozetini takan ve aralarına katılmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden Başkan Erdoğan, parti çalışmaları ve İl Genel Meclis Başkanlığı görevinde Önder’e başarı temennilerini iletti. Kendisine gösterilen yakın ilgi ve sıcak karşılama için Erdoğan başta olmak üzere bütün partililere teşekkür eden Nejat Önder, AK Parti çatısı altında Çanakkale’ye en iyi şekilde hizmet etmek için var gücüyle çalışacağını belirtti. KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN Önder açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Ben uzun yıllar CHP’de hizmet vermiş bir arkadaşınızım. Beni bugün AK Parti saflarına getiren, bizim partimizde Atatürk’e sadece lazım olduğunda sahip çıkılması. Atatürk demekten yüksünen üst düzeydeki partililerimizin çoğalmış olması, PYD ile komşuluğa bile razı olan genel başkan yardımcılarının olmasından dolayı, bundan sonraki siyasî hayatıma AK Parti saflarında devam etmemi sağlayacak olan, bu gururu yaşatan Çanakkale Milletvekillerimiz Bülent Turan’a, Jülide İskenderoğlu’na ve İl Başkanımız Naim Makas’a teşekkür ediyorum. Benim bu saatten sonra AK Parti'nin başarısı için çalışacağımdan kimsenin şüphesi olmasın”. Nejat Önder’in rozet töreninde AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, AK Parti Çanakkale İl Başkanı Naim Makas ve İl Genel Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Korkmaz da hazır bulundu.

3 yıl önce

128 milyar dolar nerede? AK Parti Aydın Milletvekili Mustafa Savaş tek tek anlattı

1- Günlerdir asılsız bir karalama kampanyası ile başlatılan “128 milyar dolar nerede?” sorusunu gelin birlikte cevaplayalım. 2- Ekonomide hiçbir şey durduk yere ortaya çıkmaz ya da ortadaki değerler bir anda buhar olup yok olmaz. Varlıklar mevcut durumlara göre sürekli olarak el değiştirirler. Bu durum ekonomik hayatın rutin bir sürecini oluşturmaktadır. 3- Öte yandan, döviz işlemi çift taraflı bir işlemdir. Bu karalama kampanyasını başlatanlar, bir para birimi verilirken diğer para biriminin alındığını ya bilmiyor ya da milletimizi kandırmaya çalışıyorlar. 4-Merkez Bankası bilançosundan da anlamadıkları için bilançoda bir varlığın azalması halinde yerine başka bir varlık girdiğinden de haberleri yok; buharlaşmadan bahsediyorlar.Sanki Merkez Bankası rezervlerinin karşılıksız olarak birilerine verildiği algısı yaratmaya çalışıyorlar. 5-Halbuki, son 3 yılda maruz kalınan jeopolitik riskler ve pandemide oluşan dış açık,sermaye çıkışı,firmalar ile hanehalkının döviz ve altın talebi ile oluşan kur baskısı nihayetinde ödemeler dengesi açığının finansmanının doğal sonucu olarak rezervlerdeki değişim söz konusudur. 6- Ocak 2020'den itibaren dünyayı, Mart ayından sonra ise Türkiye'yi etkisi altına alan Covid-19 pandemisi nedeniyle Türkiye, 2019'a göre, mal ihracatında 12 milyar, hizmet ihracatında ise 30 milyar dolarlık bir kayıp yaşamıştır. 7- Bu nedenle, tarihimizde ilk kez, 2019'da yıllık bazda 6,8 milyar dolar fazla veren cari işlemler dengesi, 36,7 milyar dolar açık vermiştir. 2019'a göre cari işlemler dengesinde 45 milyar dolar sapma yaşanmıştır. Bu sapmanın tamamı TCMB'nin döviz rezervleriyle karşılanmıştır. 8- Covid-19'un ilk şokunun yaşandığı dönemde, dünyada ülkelerin kapanması sonrasında uluslararası ticaretin daralması nedeniyle dolar likiditesinin sıkıştığı anda, ödemeler dengesinin devamlılığını sağlamak için döviz ihtiyacının Merkez Bankası tarafından karşılanması elzemdi. 9- Bu yaşanan olumsuz süreçte döviz talebi TCMB tarafından karşılanmasaydı, istihdam, büyüme, reel sektör, bankacılık kesimi dahil her sektörü etkileyen bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kalınabilirdi. Her kriz ortamında dillendirilen faiz artışlarıyla bu süreç atlatılamazdı. 10- Pandeminin getirdiği belirsizlik tüm dünyada güvenli liman olarak bilinen dolara ve altına yönelimi artırmıştır. Aynı şekilde Ülkemizde de yabancı para mevduatında son derece ciddi bir artış yaşanmıştır. 11- 2019 yıl sonu itibarıyla Türkiye’de yerleşik gerçek ve banka dışı tüzel kişilerce mevduat ve katılım bankalarında tutulan yabancı para mevduat düzeyi 194,4 milyar dolardan 2020 yıl sonu itibarıyla 234,9 milyar dolara yükselmiştir. 12- Bu dönemde risklerin artması nedeniyle özel sektör yabancı para borç stokunu azaltma eğiliminde olmuştur. 2019 yıl sonunda 189,2 milyar dolar olan özel sektörün (finansal+finansal olmayan) yurt dışından sağladığı kredi borcu 2020 yıl sonunda 173,9 milyar dolara gerilemiştir. 13- Ayrıca ülkemiz için önemli bir gelir kaynağı olan turizm gelirleri yine olumsuz olarak etkilenmiştir. 2019 yılında 34,5 milyar dolar olan turizm gelirlerimiz 2020 yılında 12,06 milyar dolara gerilemiştir. 14- Covid-19'la mücadele verilirken, sadece ödemeler dengesi üzerinden 41 milyar dolarlık net döviz çıkışı TCMB'nin rezervleriyle finanse edilmiştir. 2018 yılından 2020 sonuna, reel sektör ve finans kurumlarının dış borçlarında net kapatılan borç 21 milyar doların üzerindedir. 15- Dövize artan talebi karşılamak için Türkiye ya IMF’e gidecekti ya da faizleri şok bir biçimde arttırarak kendi reel sektörüne zarar verecekti. Ancak, Türkiye bu yolları tercih etmemiş ve reel sektörün döviz ihtiyacını karşılamak için TCMB rezervlerini kullanmıştır. 16- TCMB rezervleri, Türkiye’nin üretim ve ihracatını sürdürebilmesi için, reel sektörün hammadde, ara mamul ve makine ithalatını gerçekleştirmesini sağlayacak döviz likiditesi için harcandı. 17-  Verilen destekler sonucunda, tüm olumsuz koşullara rağmen 2020’nin son 4 ayında Cumhuriyet tarihi aylık ihracat rekorları kırıldı. İhracatta yaşanan artış 2021’in Ocak, Şubat ve Mart aylarında da devam etti. Hatta, tarihte ilk kez, aylık ihracat 18 milyar doları aştı. 18- Türkiye, G-20’de Çin’le birlikte pozitif büyüyen yegane ekonomidir. TCMB’nin üretimi destekleyici politikaları olmasaydı, bu büyüme rakamlarına ulaşamazdık. 19- Dünya standartlarında tutulan veriler ve TCMB bilançosu bu kadar şeffafça ortadayken, buharlaşan veya kaybolan bir TCMB döviz rezervinden bahsetmek anlamsızdır. 20- Öncelikle, en az 41 milyar doları 2020 yılının ödemeler dengesi açığını kapatmak adına, en az 30 milyar doları da reel sektörün, bankacılık sektörünün açık pozisyonunu azaltmak amacıyla ve hane halkının döviz talebi nedeniyle kullandırılmıştır. 21- Türkiye, bütün finans, döviz, para piyasalarının dengesini bozma potansiyeli taşıyacak derecede büyük boyutlu bir finansal operasyonla başa çıkabilmiştir. Şubat 2021 itibariyle döviz rezervi ise 95,5 milyar dolar iken, Nisan ayı başında 87,6 milyar dolardır. 22- Türkiye, büyüme oranlarına göre incelendiğinde, 2020 yılında G-20 ülkeleri arasında 2’inci, dünyada ise 4’üncü ülke olmuştur. Bu gerçeği yok sayarak 128 milyar dolar nerede? sorusunu soracak cesareti bulmak ekonomi cehaletinden başka bir şey değildir. 23- Sn. Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki ekonomi üst yönetimimiz tüm kurumlarıyla enflasyonda kalıcı düşüşü sağlama hedefi doğrultusunda, kalıcı iyileşme yoluyla makroekonomik istikrarın olumlu etkisiyle yatırım, üretim + 24- İstihdam ve ihracatı arttırıcı sürdürülebilir büyüme için gerekli tüm koşulların oluşması adına var gücüyle çalışmaktadır. “İstiklalden İstikbale” vizyonuyla Ekonomi Reformları bu vizyonun tavizsiz kararlı yol haritasıdır.

3 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli'den CHP'ye '128 milyar dolar' yanıtı

Canikli, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti: "128 milyar dolar nereye gitti? Bu soruyu cevaplamadan önce ekonominin iki temel kuralını hatırlatalım. Doların fiyatı piyasada arz ve talep şartlarına göre belirlenir. Piyasaya gelen doların miktarı, talep edilen dolardan fazla olursa doların fiyatı düşer, talep edilen doların miktarı piyasaya gelen dolardan fazla olursa doların fiyatı yükselir. İkinci kural, konvertibl olarak ilan edilen bir paranın karşılığında talep edilen dövizi Merkez Bankası piyasa fiyatından satmak zorundadır. Türk Lirası da konvertibl bir paradır. TL'nin konvertibl olduğu 1990'da ilan edilmiştir." Ekonomi eğitimi veren okulların birinci sınıflarında öğretilen temel kuralları üzülerek hatırlatmak mecburiyetinde kaldığını dile getiren Canikli, ekonomi biliminin bu temel kuralları görmezden gelinerek, "128 milyarı kime sattınız? Düşük fiyattan mı sattınız?" gibi sansasyonel ve suçlayıcı ifadelerle ekonomide kaotik bir ortamın oluşturulmaya çalışıldığını belirtti. Canikli, açıklamasına şöyle devam etti: "Esas sorumuza dönelim. '128 milyar dolar nereye gitti? Dolar ucuz fiyattan mı satıldı? Birilerine peşkeş mi çekildi?'. Detaylandıralım, Merkez Bankasının doğrudan veya dolaylı olarak ticari bankalar üzerinden piyasaya verdiği dolarlar piyasada oluşan fiyattan satılır. Merkez Bankası, doların fiyatını belirlemez. Fiyat piyasada oluşur. Merkez Bankası piyasada oluşan fiyattan dolar satar. Bu nedenle, Merkez Bankasının doları ucuza veya pahalıya sattığına ilişkin değerlendirmeler en hafif ifade ile cehalet ürünüdür. 128 milyar doların nereye gittiğini olabildiğince basite indirgeyerek anlatmaya çalışalım. 2019 ve 2020'de dolar kimlere satılmış? Cari açığın finansmanı için Merkez Bankası 30 milyar dolar döviz satmış. (2019'da cari denge + 6,8 milyar dolar, 2020'de cari açık -36,8 milyar dolardır.) Yani 30 milyar doları ithalatçılar satın almış. 2019 ve 2020'de toplam 36 milyar dolarlık altın ithalatı gerçekleştirildi. 75 milyar doları Türkiye'de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alınmış. Yani 75 milyar dolarlık Türk Lirası cinsinden hesaplarını dolara çevirmişler. Bu 75 milyar dolar, Türkiye'deki bankalarda hesaplarda durmaktadır." Özel sektörün, dış borcunu ödemek için 43 milyar dolar satın alındığını vurgulayan Canikli, özel sektörün 2018 sonundaki toplam dış borcunun 298 milyar dolar iken, 2020 sonunda 255 milyar dolara düştüğünü anımsattı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli, 2019 ve 2020'de 12 milyar dolar portföy yatırımcısının çıkışının olduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi: "Yani yabancı yatırımcı daha önceki yıllarda Türkiye'ye getirip Türk Lirasına çevirerek portföy yatırımında kullandığı dövizinin 12 milyar dolarlık kısmını dövize çevirip geldiği ülkeye geri götürmüştür. Yani 12 milyar dolarlık döviz satın almıştır. Bu dört kalemi topladığımızda 160 milyar dolara ulaşılmaktadır. Bu rakam 128 milyar doların bir hayli üzerindedir. Bu durum, Merkez Bankasının 2019 ve 2020'de 160 milyar dolar satış yaptığı anlamına gelmiyor. Çünkü ödemelerin tahakkukunda dönemsel kaymalar ortaya çıkabiliyor. Bu tablo bize 128 milyar doların tamamının yukarıda belirtilen ödemelerin finansmanında kullanıldığını göstermektedir." '128 milyar dolar burada, sizin aklınız nerede?' 128 milyar doların 36 milyar doları ile altın ithal edildiğini aktaran Canikli, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu altınlar, Cumhuriyet altını, bilezik ve benzeri yatırım aracı olarak Türk halkının evindedir. 75 milyar dolar, Türkiye'deki bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durmaktadır. Özel sektör, 43 milyar dolarlık yurtdışına olan döviz borcunu ödemiş. Yabancı portföy yatırımcı 12 milyar dolar satın alarak yurt dışına çıkarmıştır. Tekrar hatırlatalım, Merkez Bankası doğrudan ve dolaylı tüm döviz satışlarını piyasa fiyatından gerçekleştirmiştir. 'Ucuza dolar satıldı' iddiası kocaman bir yalandır. Döviz satışında hiç kimseye farklılık ve ayrıcalık yapılmamıştır. Piyasanın işleyişi itibarıyla böyle bir durumun olması da zaten mümkün değildir. Bir doların dahi nereye satıldığı bellidir. Merkez Bankasının doğrudan veya dolaylı olarak sattığı dövizi, piyasadan satın alanların kimlikleri ve ne kadar döviz aldıkları devletin kayıtlarında yer almaktadır. Bu kara propagandayı ve dezenformasyonu gerçekmiş gibi sunmaya çalışan iftiracılara sesleniyorum, bildiğiniz somut bir şey varsa açıklayın, yoksa susun. Bu ülkeye zarar veriyorsunuz. Sonuç itibarıyla her şey açık ve net, 128 milyar dolar burada, sizin aklınız nerede?"

3 yıl önce

AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe İBB'ye sordu: 121 milyar TL ile ne yaptınız?

Osman Nuri Kabaktepe, CHP’li İBB yönetimine belediye bütçesini, merkezi hükümetten gelen bütçeyi ve borçlanma ile alınan kaynakları nerede harcadıklarını sordu. 'REKLAM FİLMLERİNE Mİ HARCADINIZ?' ‘Engelleniyoruz’ mazeretine karşılık merkezi hükümetten bütçe kesintisi olmadığını, İBB Meclisi’nde de borçlanma taleplerinin kabul edildiğini hatırlatan Kabaktepe, “İBB'nin iştirakleri dahil toplam bütçesi 75,5 milyar TL. Hükümetten gelenle birlikte 93 milyar TL. İBB'nin 2 yılda borçlanması 19 milyar TL. Bu sene ona 9 milyar TL daha eklenecek. Peki, bu kadar parayı atmadığınız temellere mi, yoksa reklam filmlerine mi harcadınız?” dedi. https://twitter.com/osmannnurika/status/1382619742037544967?s=21 BELEDİYE KAYNAKLARI NEREYE HARCANIYOR?' Kabaktepe, 2 yıla yaklaşan görev sürecinde CHP’li İBB yönetiminin projelendirilip hayata geçirdiği tek bir eserin dahi olmadığına dikkat çekti. Bugüne kadar AK Parti döneminde yapılmış projelerin yeniden açılışını yapmaktan ve büyük ölçüde tamamlanan hizmetlerin kurdelesini kesmekten öte bir faaliyetin olmadığını vurgulayan Kabaktepe, belediye kaynaklarının nerelere harcandığının merak konusu olduğuna vurgu yaptı. CHP’li İBB yönetimi ise son 2 yılda toplam 19 milyar TL borçlandı. Bu sene içerisinde de 9 milyar TL daha borçlanmayı hedefliyor.

3 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik, Yunanistan'ın Ege'deki zalimliğini fotoğraflarla gösterdi

Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK devam ederken gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, Yunanistan'ın Ege Denizi'nde mültecilere yaptığı kötü muameleye AB'nin ses çıkarmamasını eleştirerek, "Mülteci botuna yaklaştıktan sonra Yunanistan sahil güvenlik unsuru, mültecilerin üstüne yakmak için benzin döküyor. Bu olay AB karasularında gerçekleşiyor. Bu görüntülere ne diyorlar? AB sürekli olarak üyemizin arkasındayız diyor. Bunu herkesin görmesi gerekiyor. 41 göçmen, Türkiye'nin sahil güvenlik ekibi sayesinde kurtarılmıştır" ifadelerini kullandı. İşte Çelik'in açıklamalarından satır başları: DİYARBAKIR ANNELERİ Diyarbakır annelerinden 24 aile evladına kavuştu. 595. gününe girildi. Bu dünya tarihinde annelerin evlatlarına kavuşması için yaptıkları en uzun nöbettir. Bütün annelerin evlatlarına bir an evvel kavuşmasını ümit ediyoruz. Bize gönderdikleri tüm selamları mesajları alıyoruz, yakından takip ediyoruz. KILIÇDAROĞLU'NA BİLDİRİ TEPKİSİ Emekli amiraller tarafından yayınlanan siyasete geçmişteki kötü girişimleri hatırlatan bir bildiri olduğunu geçen hafta size anlatmıştım. Yargının devreye girmesinden dolayı konuya girmemiştim. Bu süreç içerisinde AK Parti'yi ima eden Kılıçdaroğlu'ndan ve bazı CHP'li arkadaşlardan kabul edemeyeceğimiz iddialar oldu. Bu metnin değiştirilmesinde ya da gece yayınlanmasında iktidarın sorumlu olduğu yönünde açıklama yaptılar. Bunlar baştan aşağı yanlıştır. Eğer bu bildiri değiştirildiyse ya da gece yayınlanması konusunda müdahale olduysa, niçin gece yayınlanır, yayınlanmaz bazı emekli amiraller açıklama yapmaya çalıştı? Eğer gece yayınlanması konusunda bir provakasyon varsa bunu o gece yayınlanır yayınlanmaz, "Ben bu bildirinin arkasındayım" tweeti atan amirallere soracaklar. Bizim eleştirimize karşı "gece uykulu olarak okumuşlar, sabah anlarlar" diye saygısızlık yaparak sahip çıktılar. Kılıçdaroğlu'nda bilgi varsa içeriğine kim müdahale etmiş? Bu son derece yanlış bir iştir, bizim iktidarımızın suçlanması bu eylemi örtmek için bu suçlamalara girişmektedir. Ayrıca bu değiştirildiği bilgisi kim tarafından Kılıçdaroğlu'na gelmiştir. Hemen sahiplenenlerin niye buna sahiplendiği onlara sorulması gereken bir iştir. DENDIAS'IN SKANDAL SÖZLERİ Yunan Dışişleri'nin ülkemize bir ziyareti oldu. Geleneksel misafirperverliğimiz çerçevesinde sorunlarımızı konuşmaktan memnuniyet duyuyoruz. Fakat biz burada gördük ki, Yunan Dışişleri Bakanı Ankara ile konuşmak için gelmemiş, Atina'ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz bir şekilde ülkemizi itham etti. Dışişleri Bakanımız, cevap verdikten sonra son sözü yine misafir bakana verdi. Ama yine aynı şekilde devam etti. Müzakereye gelmiş ama müzakereyi sabote etmiş olarak kayıtlara geçmiş oldu. Bütün dünya da bu tavrı görmüş oldu. Dünya ayrıca müzakere isteyen pozitif taraf kim bunu da görmüş oldu. Beni en çok şaşırtan şey, "İster küçük devlet olsun ister büyük devlet olsun. Bütün devletler kendi ülkelerinin egemenliklerini korumaya muktedirdir söylerler. Bunun dışındaki bir ifade devlet olma kapasitesinden geriye gitmek olarak ifade edilir. İlk defa bir bakanın kendi ülkesinden değil, Avrupa Birliği'nden bahsetti. Kendi ülkesinin egemenliğinden değil, Avrupa'nın egemenliğinden bahsetmesiyle ilk kez karşılaştık. Müzakere sürecini akıllı bir dille, akıllı bir devlet anlayışıyla biz sürdürmeye hazır olduğumuzu sürdürüyoruz. Yunanın dışişlerinin yaptığı konuşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki krizi göstermekten çok bakanın kendi ülkesindeki krizi göstermektedir. Cumhurbaşkanımız şunu ifade ediyor; Hemen talimat veriyorum belgeleri size gönderiyorum" diyor. Belgeleri gönderiyoruz, fakat bir cevap alamıyoruz. YUNANİSTAN'IN MÜLTECİ ZALİMLİĞİ Mülteci botuna yaklaştıktan sonra Yunanistan sahil güvenlik unsuru, mültecilerin üstüne yakmak için benzin döküyor. AB ülkesi bir üyenin yaptığı zalim davranışı durduran milletimizin asil evlatları sahil güvenlik güçlerimizdir. Kalabalık olan mülteci botunu şişlendiğiniz zaman hayatta kalma imkanı vardır. Yunan güvenlik güçleri benzin dökerek bir katliam yapmaya imza atıyor. Türk sahil güvenlik ekiplerimiz orada olmasa denizleri mezar yapacaklar. Hepsi Akdeniz'de ölecekti. Bizim karşımıza sürekli Yunan Türkiye ilişkilerini Ankara AB ilişkisine sokmaya çalışıyorsunuz. Sürekli bize belge yok diyorsunuz. Bakın buna. 41 göçmen, Türkiye'nin sahil güvenlik ekibi sayesinde kurtarılmıştır. AB sürekli olarak üyemizin arkasındayız diyor. Bu olay AB karasularında gerçekleşiyor. Bu görüntülere ne diyorlar? Bunu herkesin görmesi gerekiyor. AFGANİSTAN'A DESTEK Milli güvenliğimiz açısından Afganistan barışına verdiğimiz destek stratejiktir. Öte yandan kardeş bir ülke olarak Türkiye'nin ev sahipliği önemli olacaktır. Türkiye bir kere daha dünya barışına destek olan bu katılımı düzenleyecektir. UKRAYNA-RUSYA KRİZİ Donbas'taki ateşkes ihlallerinde 20'ye yakın Ukrayna askerinin ölümüyle sonuçlandı. Rusya arkasından Karadeniz'de bölgeyi kapattı. Rusya, Ukrayna ve AGİT arasında bir çözümün olmasını istiyoruz. Kuşkusuz biz Kırım bölgesindeki işgali tanımıyoruz. Ukrayna ve Rusya ile yakın ilişkilerimiz var.  Bu süreci de diplomatik bir süreçte 3'lü temasla çözülmesini arzu ediyoruz. FİLİSTİN'İN YANINDAYIZ Üzülerek söylüyoruz İsrail yine Gazze'ye saldırıda bulunmuştur. Batı Şeria'da Filistinli siyasetçileri tutukluyor, buna karşı batıdan güçlü bir ses çıkmıyor. Kınamaların İsrail'i etkilemediği ortaya çıktı. Kuşkusuz Filistin'in yanındayız, hak ve hukukunu korumaya gereken tavırları almayı sürdüreceğiz. CHP'YE 23 NİSAN TEPKİSİ CHP sözcüsü arkadaşımız basın toplantısı yapmış, Burada 23 Nisan'ı anarken bile yanlış argümanlar kullanmış. Atatürk, tabii Meclis'e her zaman önem verdi. Dünyadaki bütün meclisler savaştan sonra kurulmuştur fakat bizim Meclis'imiz Kurtuluş Savaşı'nın yönetmiştir. Şimdi, Atatürk üzerinden cümle kuran CHP'li arkadaşımızın söylediği doğru değil. Onlar, her Meclis'in kapatıldığı darbede destek verdiler. Ve netice itibarıyla keşke farklı bir tutum ortaya koysaydılar da siyasi partiler açısından elverişlilik olarak görmezdik ve belki ilk defa CHP demokrasiye katkı vermiş olurdu amirallerin bildirisine karşı çıkmış olsaydı. Siz 60, 70 ve onun ötesindeki her girişime destek verdiniz. Bunu birbirine karıştırmayın. Biz gazi olmuş yüce Meclis'i her zaman saygıyla korumaya devam edeceğiz. Genel Başkanları kumpası ifade ediyor. Bu kumpas kurma geleneği bizim bakanlarımızda geleneğimizde yok. Kumpas diye bahsettikleri, "Gece yayınlanmasında iktidar var ya da bildirini değiştirilmiş ve iktidarın bir kolu var" "Sabah okurlarsa anlarlar diyor" bunu söyleyen imza atan emekli amiral. Niye demiyor, "içeriğinde bu ifadenin olması gerekiyor, başlığın atılmaması gerekiyordu" diye. Kumpas için uzağa gitmeyeceksiniz. Bu ifadeyi söyleyen emekli amirallere söyleyeceksiniz. Ondan sonra buna karşı çıkanları kumpasla suçlamaya çalışıyorsunuz. Kumpası burada arayacaksınız. SARIKLI AMİRAL SORUŞTURMASI TSK'daki disiplin süreci devam ediyor. Ne yapılsın Silahlı kuvvetler soruşturmayı kendi tamamlamasın mı? O görüntüyü kabul etmiyoruz arkadaşlar. TSK'da kendi içinde bunu halledeceğine inanıyoruz. O görüntüye vurgu yaparak, emekli amirallerin bildirisini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu ikisini birlikte kavga ettirerek nereye varmaya çalıştığınızı biliyoruz. Bununla ilgili atmadığımız adım söz konusu olamaz. TSK'nın disiplini bizim için çok önemlidir.  128 MİLYAR DOLAR TARTIŞMASI Bu 128 milyar dolar meselesini sürekli ortaya çıkarıyorlar. Kendi milletvekilleri en güzel cevabı verdi. Neredeymiş, "bakması bilene gözünün önündeymiş" Kim söylüyor? Kendi CHP'li milletvekili. SORU-CEVAP YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI Anayasa çalışmalarıyla ilgili akademisyen arkadaşlar siyasi tartışmaya zemin hazırlıyorlar. O çalışma güçlü bir şekilde devam ediyor. Burada olgunlaştıktan sonra diğer partilerle de konuşacağız. Bu mutabakata katılan olur katılmayan olmaz onların bileceği iş ama bu kapı açık olacaktır. Gelecek nesillere bu anayasayı bırakmamalıyız. Bunu gelecek nesillere borçluyuz. Darbe dönemine ait olmayan ilk sivil anayasayı geleceğe bırakmalıyız. KKTC'DE KUR'AN KURSU KARARI Türkiye'yi geçmişteki mahveden şey konjektür hazretleri ile mevzuat efendileriydi. Geçmişte biz bunu gördük. Bunlar laikçilik diye demokrasi uydurdular. Laiklik, Türkiye için toplumsal barış ilkesidir. Laiklik tam anlamıyla uygulanmalıdır. Bu da din ve vicdan hürriyetinin uygulanmasıyla olur. Hiç kimse laikliği din ve vicdan hürriyetine aykırı yorumlayamaz. Aynı acılar niye KKTC'de olsun. Tabi ki Türkiye'nin atacağı adımlar vardır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Tatar'da aynı ifadeleri dile getirdi zaten. Geçmişte bu Türkiye'de yapıldı bunun aynısının KKTC'ye yapılmasını arzu etmeyiz. YUNANİSTAN'IN AKDENİZ TEMASLARI Yunanistan Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı'na biz şunu söylüyoruz; "Gelin bu konuları birlikte çözelim" Dendias'ın Türkiye'ye gelip, 'Şunlar hukuka uygundur' dediklerinin hepsi hukuka uygun değildir. Biz, Yunanistan'ı zor durumda olduğu zaman hiç istismar etmedik. Deprem oldu, yardıma gittik. Bunun tamamlayıcısı olarak da şöyle bir şey yapıyor. Türkiye'yi kuşatmak için Libya'ya gidiyor, Mısır'a gidiyor. Bu gittikleri devletlerle bizim de ikili ilişkilerimiz var. Akdeniz hiçbir zaman kan gölü olmaz. Yunanistan şöyle bir devlet durumuna düşüyor. Yunan halkını bu hale düşürmesi konusunda da herkesin düşünmesi gerekir. Türkiye'ye karşı kumpas oluşturmaya çalışan bir konuma düşüyor. RUSYA-UKRAYNA GERİLİMİ Şöyle mantıksızlık var. Türkiye Rusya ile ilişkilerini bozmak için Suriye'den Ukrayna'ya savaşçı taşıyacak. Bazı şeyleri birbirine karıştırmamak lazım. Rusya ile güçlü ilişkiler geliştirdiğimiz gibi Ukrayna'yla da güçlü ilişkiler geliştiriyoruz. Kırım ihlalini tanımıyoruz. Sonuçta 3'lü temas hayata geçmelidir. Bunu daha önce CHP'li arkadaşımız, Karabağ için demişti. İşte "Suriye'den Karabağ'a asker gönderiliyor" diye. Hangi grupların vekalet savaşlarında kullanıldığını adreslerine kadar biliyoruz. Hepsinin velaket savaşıyla ilgili unsuru var. Türkiye'nin böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. BELEDİYELERE PASAPORT SORUŞTURMASI Bir kaç tane CHP'li milletvekili çıktı, bunu AK Parti belediyeleri yapıyor dedi. Şimdi bugün gördük ki aynı durum CHP ve İYİ Parti belediyelerinde de varmış. Kendi belediyelerinde de çıktı işte. Ondan sonra CHP sözcüsü çıkıyor, İçişleri Bakanımızı suçluyor. Zaten soruşturma emrini Bakanımız vermiş. Onlara şunu sormak istiyorum, "Her CHP üyelik kartı verdiğinizin sütten çıkmış ak kaşık olduğuna emin misiniz? Kefil olabiliyor musunuz" Sonuç olarak Belediyelerden böyle bir tablo ortaya çıktı. Bakanlığımızda soruşturma yaparak her şeyi ortaya çıkaracaktır. Biz de bunun olmasını istiyoruz.

3 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten ABD'ye '1915' tepkisi: Müttefiklik ilişkilerine yakışmıyor

Söz konusu çağrılara AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sert şekilde tepki gösterdi. "Müttefiklik ilişkilerine yakışmaz" Çelik konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: •Herhangi bir şekilde bir müttefikimizin geçmişte tarihe mal olmuş olaylar hakkında 'Ermeni soykırımı' gibi sözde bir ifadeyi kullanması müttefiklik ilişkilerine yakışmaz. •Esasında dünyanın her tarafında bu sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir sektör vardır. Bu sektör diasporanın içerisine yerleşmiş bir sektördür. Bu sektör, sürekli olarak Ermenistan'da, Kafkaslardaki normalleşmeyi de rehin tutmaktadır. •Geçmişte Cumhurbaşkanımız çok net bir açıklama yaptı, 'Otursun tarihçiler arşivlerini açsın. Biz de arşivlerimiz açalım. Bütün ülkeler arşivlerini açsın. Masaya koyalım ve otursun tarihçiler bir karar versin. Bu karara da hep beraber uyalım' dedi ama maalesef Ermenistan tarafı yanaşmadı.

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 83 84